Ey Asil Varlık! Bitimsiz Hayat
Kaynağı,
Sevginin, sadakatin, rahmetin resmi,
Bilmem ki; hangi isimle
seslenmeliyim?
Erişmek mümkün değil mi? Sana
Yok mu? Nasibimizde hasbıhâl…
Ulaşsaydı sesim,
Mümkün olsaydı konuşmak;
Henüz söylenmemiş sözler söylerdim...
Hayır- hayır anlatamazdım seni;
Acze düşerdi sözlerim, azametinde...
Nasıl anlatabilirdim ışığını, sıcağını, rahmetini;
Hangi sözler anlatır, âlemlere CAN oluşun?
Kifâyetsiz kalmaz mıydı tüm sözler?
Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa
Kâfi gelir miydi hicranını anlatmaya?
Kaynar/iken bağrında Cehennem
volkanları
Sarıp sarmalıyorsun bitimsiz
tâkatinle
O dev patlamalarla püskürtürken
lâvları
Daim gülümsüyorsun tükenmez şefkatinle...
Tevdi edildi sana böyle ağır vazife,
Yanmak düştü payına;
Yanmak! Yanmak ve YANMAK!
YAŞATMAK için YANMAK!
Yanarken hayat sunmak, ışığında dirilmek...
Eksilmeden bir milim; yanmak ve dâim yanmak...
Bu nasıl fedakârlık, nasıl bir yüceliktir?
Kesintisiz kaynar da cehennem volkanları;
Şikâyet kelimesi bulunmaz lügatinde
Yanmayı ölçü alır Yâre Sadakatinde
Okunurken acılar sessiz belâgatinde
Sarar küre-i Arzı, sınırsız şefkatinde...
Üç Muhteşem Kelime, Üçü Aynı Karede:
TOPRAK GÜNEŞ ve ANNE
Adın Güneş olsun mu? Sana Yakıştı ANNE
...
Güneşi sende gördüm, sen bir güneşsin ANNE
Ben; ışığı-sıcağı sende tanıdım ANNE
Yüreğinin közünde gülleri derdim ANNE
Karşılıksız sevmeyi, yangınlarda gülmeyi;
Toprak gibi vermeyi ben sende gördüm ANNE
Adın, Güneş olsun mu?
Sana yakıştı ANNE
12.12.2011 /Metanet Yazıcı
|